dicionário sueco - turco

Svenska - Türkçe

flicka Turco:

1. kız kız


Kız atlıyor.
Herhangi bir kız ondan hoşlanabilir mi?
Bir eşarp takan o kız bakire.
Kafasını erkeğin omuzuna koymuş olan kız şaşkın şaşkın etrafına bakındı.
O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
Tom ve kız kardeşi her ikisi de bu üniversitede öğrenciler.
Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona "Sen ebesin!" diye seslenirdi.
Sue size çok kızgın, yeni garson kız söyledi.
Görünen o ki kız başarısız oldu.
Kız, ebeveynlerine Tokyo'daki üniversite hayatından bahsetti.
Kız hakkındaki hikâye, haberlerdeydi.
Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam.
İki küçük kız papatyaları topluyorlar.
İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.
Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi.